Gönderen Konu: KUR'AN'IN İÇİNİ BOŞALTANLAR  (Okunma sayısı 40 defa)

mustafakaya

  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 1990
    • Profili Görüntüle
KUR'AN'IN İÇİNİ BOŞALTANLAR
« : Mart 21, 2024, 08:06:34 ÖS »
KUR'AN KAVRAMLARININ İÇİ NASIL BOŞALTILDI ?

KUR'AN IN ZİKRİ ;

Zikr öğüttür, kur'an öğüdüdür. Allah'ı hatır da tutmak, kur'an ın ilkeleri ve ayetlerin değerleri ile yaşamak, kur'an ahlakı ile inşâ olmak, ayetlerin verdiği mesajlar ile tasavvur/paradigma oluşturmak ve yaşamı bunlarla düzenlemek, yeryüzünü bu güzelliklerle ihya ve imar etmek, yeryüzü halifeliği sorumluluğunu iyiliklerle donatmak. “Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür. Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.” (Sad -87,88) '' Onlar o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin! Ateş azabından koru bizi !” (Âl-i İmrân -191)

TASAVVUFUN ZİKRİ ;

Manasını çarpıttıkları belli dini kelimeleri defalarca tekrar edip kendinden geçmek, bir nevî halay çekerek kafayı sağa sola yukarı aşağı sallayarak toplu âyin yaparak "ayran çalkalamak".

KUR'ANIN MUCİZESİ ;

Kur'anın en büyük ayet/delil/iz/mucizesi yine kendisidir. Muciz/aciz bırakan bir kitaptır. Çünkü Allah kelamıdır. Harf, kelime, kavram, ayet, konu ve sure dizilişleriyle anlam ve amacı ile, insanı inşa etme ve etkilemesiyle, yüreğe işleyişi ile, hayatı dönüştürücü enerji/gücü ile, herşeyi ile insanlığı aciz bırakan mûcizdir. Yol göstererek insanlığı hedefine sağ salim ulaştıracak yegane kîtâbî ayettir.
Olağan üstü değil; Allah için olağan içi bir kitaptır.

TASAVVUFUN MUCİZESİ ;

Mucize, keramet, ilham, keşf, rüya karışımı, karma ve karman karışık, uçtu kaçtı, mekiğin vidalarını gevşetti, ölmüş evliyanın kabrinden çıkıp harblere katılıp savaşması, kainatı parmağının ucun da çevirip idare etmesi, Allah'ın ete kemiğe bürünüp falanca şeyh diye görünmesi(haşa).
Allah'ın aslın da Muhammed as oluşu(haşa).
Herşey Allah'tır, Allah herşeydir.
Neye taparsan o Allah'tır.
"Enel hak" (Ben Allah'ım) Şu cübbemin için de gördüğünüz Allah'ın ta kendisidir...vb.. vs... saymakla bitmez......
Sihir/büyü/illizyonun dini kılıfa sokulmuş dinselleştirilmiş hali...
"At yalanı, cennete sokuyum inananı" dini.
Tasavvufun mucizesi ve kerametin de ilahlar gavslardır. Evren/kainatı çekip çeviren, terbiye edip düzene koyan rabb'lerdir.
 
KUR'ANIN HİKMETİ ;

Kur'an ın hikmeti yine kur'anın ayetler arası ilişki/ünsiyet/bağının zengin anlam dünyasından alınarak, akıl ve tecrübe ile buluşturulur.
Kur'an ın hikmetinden sual olunur, kur'ana soru sorulur. Kur'an ayetlerinin bir çoğu, insana soru sorarak öğretir hakikatleri..
Delilli, sağlam, net, köklü ilim, bilim ve mantık ile damıtılarak insanlık ailesinin hayatının şimdi ve buradasına/hâline arzedilir. Sonrası taleb ve idrak...

TASAVVUFUN HİKMETİ ;

Tasavvufun hikmetinden sual olunmaz.
(Gerçi hiç hikmet yokta).
Orası yasak bölgedir. Soru soran, "asi çocuktur" ve teslimiyyeti yoktur ve üyelikten hemen atılır.
Mürid/eleman, "ölünün gassal/ölü yıkayıcının önünde ki ölü gibi olmalıdır". Şeyhi ne yaparsa yapsın ses etmemeli ve niye diye sormamalıdır.
Kur'an da, bazı Nebî/Rasullerin, Rabb'ine bile soru sorabildikleri halde,
şeyhlere soru sorulamaz, asla eleştirilemez.
Şeyh, sarhoş edici bir içki içerken yakalansa dahi, vardır bir hikmeti, "ağzına alırken rakı gibi görünüyor ama midesine indirirken bal şerbetine dönüştürür" diye düşünmek gerek.
Dinsel dokunulmazlıkları vardır.
Kur'an da hikmet, soru sormakla bulunur;
tasavvufta ise soru sormamakla mertebe yükselir.
Kur'anın hikmeti ile tasavvufun hikmet algısı, ak ile kara dan daha da zıttır.

KUR'ANIN TESBİHİ ;

Kur'anın tesbihi hayatı Allah'lı ve anlamlı yaşamaktır.
Sabah akşam her zaman....
İnsanın yaratılış amacına uygun hareket etmesi, insan olma sorumluluğunu kuşanmasıdır.
Diğer varlıklardan farklı olarak vâr olduğunun her an bilincin de olup Yaratıcısını hiç hatırından çıkarmamasıdır.
Bir değerler ve ahlâkî ilkeler bütünü olan kitâbına gereken değeri verip anlamak, kavramak, sindirmek, iman edip teslim olmak, Rabbine sonsuz güvenmek.
Kısaca tesbih, insanın insanlık görevini dürüst ve kaliteli yapmasıdır.

 TASAVVUFUN TESBİHİ ;

Boncuktan tesbih/vird çekmektir.
Anlamını bile bilmedikleri belli dini kelimeleri sürekli tekrarlamak.
Bu, kelime ve kavramlara zulümdür, oyuncağa çevirmektir.
Hafife almak, kabak tadı vermek, mesajın üstünü örtmektir.
Hayatları inşâ etmesi gereken mübarek kelimeleri, hint icadı boncuklara dolamaktır.
Kelimeler, sevap matik değil; hayatı anlamlandıran değerlerdir.

KUR'AN IN RABITASI ;

Râbitû/Râbıta,
nöbet yerini korumak; tevhid kalesini iyi muhafaza edip şirk düşmanına geçit vermemek. Her türlü düşmana karşı teyakkuz da olmak.
Kur'an ile irtibatı kesmemek, hak ve hakikat için devamlı tetikte olmak.

TASAVVUFUN RABITASI ;

Nerede olursan ol şeyhi hayal etmek.
Şeyhinin, senin her anını gözetlediğini bilip hatırdan çıkarmamak.
Senin burnundan girip akciğerlerini ve kalbini dolaşıp geri ağzından çıktığına inanmak.
Tehlikeli durumlar da gavsının senin imdadına hemen yetişip seni koruyacağından emin olmak.
Bu inanç/itikadı kaybetmemek için tetikte olmak, ve ona rabıta yaparak nöbet tutmak.

KUR'AN IN DUÂSI ;

Kur'an ın duası sadece Allah'a yapılır.
Araya hiçbir aracı koymadan.
Şunun bunun falancanın yüzü suyu hürmetine ve hatırına demeden, şart koşmadan, pazarlık yapmadan, direk Allah'tan istenir ve O'na sonsuz güvenilir.
En önemlisi de yaptığımız duânın, meşrû ve mâkul isteklerimizin önce eylem/amelini gerçekleştirmek için sünnetullah doğrultusun da çaba/gayret gösterilir.
Kur'anın duâsı daha çok ahirete yöneliktir.
Dünya için istenilen şeylerin de yine bir ucu hep ahirete bakar. Ahiretten kopuk sadece dünya için bir şey istenmez...

TASAVVUFUN DUÂSI ;

Şirk koşmadan ve ölü/kabir ehlinden yardım istenmeden asla duâ edilmez. Tekke, türbe, evliyâ veya büyük zâtların yatırları ziyaret edilmeden yapılan dualar yarım kalır.
Eğer bu büyük zaatlar yüzüsuyu hürmetine duâ edilirse, Allah duâları geri çevirmez.
Normal sade bir kulun duası kâle alınmaz.
Çünkü tasavvuf dinin de evliya, şeyh, gavs, kutub, ermiş gibi seçilmiş hazretler vardır.
Bu din de duânın eylem/ameli, şeyhe hizmet etmek, ona kul köle olmaktır. Şeyhini memnun edersen Allah'ı da memnun etmişsin demektir.
Sayir Uğur
« Son Düzenleme: Mart 21, 2024, 08:09:33 ÖS Gönderen: mustafakaya »