RASULLER :
NOT : Allah , içimizden , bizim dilimizi konuşan , bizim gibi eli ayağı gözü her şeyi ile insan olan bizden birini seçerek onu elçi (peygamberler ) yaptı , ve kendimizden biri olarak seçilen görevli rasul’den öğreneceğimiz pek çok bilgi,tecrübe ve örnekler bulacağımızı , model insan olarak Peygamberi görmemiz gerektiğini açıkladı :
(İbrahim - 4)
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ ۖ فَيُضِلُّ
اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
‘’..biz, her resulü kendi halkının dili ile gönderdik ki onlar için her şeyi ortaya koysun,bundan sonra Allah, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder,daima üstün ve bütün kararları doğru olan O’dur…’’
(Tevbe -128)
لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
‘’…şte size içinizden bir elçi geldi. Sizi sıkıntıya sokan her şey, ona ağır gelir. O üstünüze titrer, müminlere karşı pek nazik ve merhametlidir…’’
‘’..nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size kitabı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi öğreten bir peygamber gönderdik…’’ Bakara -151
(Nahl 43-44)
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ ۚ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ ۗ وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
‘’..doğrusu senden önce de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler…’’
NOT : eğer gönderilen elçiler bizler gibi insan olmasalardı hemen itiraz ederdi insanlar , yani , ey Allah'ım , neden biz insanlara insan bir rasul göndermedin ki ? diyecekler , yani bizi dinleyecek,anlayacak ve kendisini dinlediğimizde ne dediğini kavrayacak bizim gibi neden biri değil ? diyecekler , işte bu beklenen itirazların önüne geçmek adına yukarıdaki birkaç ayet ve aşağıda okuyacağımız ayetler , itirazcıların itirazlarının geçersizliğini , açıkça ilan eder .
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
‘’…şüphesiz, sizden Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok ananlar için, Allah'ın Peygamberinde güzel bir örnek vardır..’’ Ahzab-21
NOT : görülüyor ki insan ile başlayan ve insanlık tarihi boyunca da devam eden Rasuller gerçeği , insanı ve toplumları aydınlata aydınlata son nebi'ye kadar sürüp gelmiştir , insanlara Allah’tan başka ilah olmadığını , sadece O’na ibadet ve kulluk yapılacağı gerçeğini anlattılar, hayatın ve , ölüm sonrası gerçeğin bilgilerini insanlığa kavratmak görevini en iyi şekilde yaptılar , bu görevli elçiler , Allah’ın kendilerine vahy’ettiklerini hiç değiştirmeden insanlara tebliğ etmeleri gerekiyor, eğer bu seçkinci vazifeyi yapmaz , veya eğip bükerlerse , saklayıp gizlerlerse akıbetleri hakkında Allah hükmünü peşinen verecektir :
(Kehf 18/110)
قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ فَمَنْ كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا
‘’…de ki "Ben de tıpkı sizin gibi insanım. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunmaktadır. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa iyi iş yapsın ve tek olan Rabbine kullukta, hiçbir şeyi O’na ortak saymasın…"
(Maide - 67)
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَإِنْ لَمْ …رِسَالَتَهُتَفْعَلْ
‘’..ey Elçi! Rabbinden sana ne indirildiyse onu tebliğ et. Tebliğ etmezsen vazifeni yapmış olmazsın. ..’
(Zümer -65)
وَلَقَدْ أُوحِيَ إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
‘’..(Ey Muhammed) sana da senden önceki nebilere de şu kesin olarak bildirilmiştir: “..eğer şirke düşersen yaptığın yanar gider ve sen de kaybeden¬lerden olursun…’’
(Hakka - 44, 47)
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ
فَمَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
‘’muhammed, Bize karşı bir takım sözler uydursaydı, onu kıskıvrak yakalar, şah damarını koparırdık. İçinizden hiç biri de bunun önüne geçemezdi…’’
NOT : içlerinden birinin Rasul olarak seçilip görevlendirilmesi karşısında insanlardan bazıları her zaman şöyle itiraz edeceklerdir , nasıl olur öksüz yetim biri mi ? malı mülkü parası olmayan mı ? , peygamber olacak kişinin altından evi , altınları ve göklerde uçan özelliği olmalı değil mi ? diyecekler , çünkü resul olmak görevi zihinlerde her zaman ulaşılması zor mevki makam mal mülk arazi güç kapsamında olanlar için düşünülmüştür , ve bu itirazları Kur'an'ı Kerim olduğu gibi açıklar bize :
(İsra 17/90)
وَقَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّىٰ تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الْأَرْضِ يَنْبُوعًا
‘dediler ki; “bize bu topraktan akıp giden bir pınar fışkırtıncaya kadar sana inanacak değiliz. ’’
(İsra 17/91)
أَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِنْ نَخِيلٍ وَعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الْأَنْهَارَ خِلَالَهَا تَفْجِيرًا
‘hurması ve üzümü olan bir bahçen de olabilir; ırmakları onların arasından da akıtabilirsin…’’
(İsra 17/92)
أَوْ تُسْقِطَ السَّمَاءَ كَمَا زَعَمْتَ عَلَيْنَا كِسَفًا أَوْ تَأْتِيَ بِاللَّهِ وَالْمَلَائِكَةِ قَبِيلًا
‘’..ya da sandığın gibi gökyüzünü üstümüze parça parça düşürürsün. Allah’ı ve melekleri karşımıza getirsen de olur..’’
(İsra 17/93)
أَوْ يَكُونَ لَكَ بَيْتٌ مِنْ زُخْرُفٍ أَوْ تَرْقَىٰ فِي السَّمَاءِ وَلَنْ نُؤْمِنَ لِرُقِيِّكَ حَتَّىٰ تُنَزِّلَ عَلَيْنَا كِتَابًا نَقْرَؤُهُ ۗ قُلْ سُبْحَانَ رَبِّي هَلْ كُنْتُ إِلَّا بَشَرًا رَسُولًا
‘’…altından yapılmış bir evin olsa yahut gökyüzüne çıksan? Bize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe çıktığına da inanacak değiliz ya.” De ki “Rabbime boyun eğerim; ben elçi olan bir beşerden başka neyim ki..? ‘’
(İsra 17/94)
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ إِلَّا أَنْ قَالُوا أَبَعَثَ اللَّهُ بَشَرًا رَسُولًا
‘’..kendilerine doğru yolu gösteren kişi gelince bu insanları inanmaktan alıkoyan şu sözleridir: “Allah elçi olarak bir adamı (beşer) mı gönderdi..? ”
(İsra 17/95)
قُلْ لَوْ كَانَ فِي الْأَرْضِ مَلَائِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنِّينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ مَلَكًا رَسُولًا
‘’..de ki “Yeryüzüne yerleşip dolaşanlar melekler olsaydı, onlara elçi olarak elbette gökten bir melek gönderirdik.”
فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِنْ ذَهَبٍ أَوْ جَاءَ مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ
‘’üzerine altın bilezikler yağsaydı ya? Çevresinde meleklerin dolaşması gerekmez mi..?” Zuhruf-53
03.07.2024