RUH'UN RUH DÜNYASI :
Uyuyan kişi, geçen zamanın farkında olmaz. Ashab-ı Kehf mağarada tam 309 yıl uyumuştu ama geçen zamanın farkında değildi. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
(Kehf/19)
وَكَذَلِكَ بَعَثْنَاهُمْ لِيَتَسَاءلُوا بَيْنَهُمْ قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ
''birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri :'ne kadar kaldınız ?' diye sordu. “ bir gün, belki de daha az kaldık 'dediler."
Ölümle uyku aynı şekilde algılandığı için ölen kişi de geçen sürenin farkında olmaz. İlgili âyet de şudur:
(Bakara - 259)
أَوْ كَٱلَّذِى مَرَّ عَلَىٰ قَرْيَةٍ وَهِىَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىٰ يُحْىِۦ هَٰذِهِ ٱللَّهُ بَعْدَ مَوْتِهَا ۖ فَأَمَاتَهُ ٱللَّهُ مِا۟ئَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُۥ ۖ قَالَ كَمْ لَبِثْتَ ۖ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ ۖ قَالَ بَل لَّبِثْتَ مِا۟ئَةَ عَامٍ فَٱنظُرْ إِلَىٰ طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْ ۖ وَٱنظُرْ إِلَىٰ حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ ءَايَةً لِّلنَّاسِ ۖ وَٱنظُرْ إِلَى ٱلْعِظَامِ كَيْفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا ۚ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۥ قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
''şu kişiyi de düşündün mü ? binaları tamamen çökmüş bir kente uğramıştı da “ Allah burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek?” demişti. Allah onu yüz yıl süreyle öldürdü, sonra diriltti. “Ne kadar kaldın?” dedi. “Bir gün kaldım, belki bir günden de az!” dedi. Allah dedi ki: “Yok, tam yüz yıl kaldın! Yiyeceğine ve içeceğine bak, hiç bozulmamış! Bir de eşeğine bak! Bu, seni insanlara bir belge yapmak içindir. Şimdi de (eşekten kalma) kemiklere bak, yerden nasıl kaldıracağımızı, sonra nasıl ete büründüreceğimizi gör!” Bunları açık açık görünce dedi ki: “Şimdi biliyorum, Allah her şeye bir ölçü koyar..''
Yüz sene ölü kalıp dirilen de 309 sene uykuda kalan da “Bir gün veya bir günden az.” kaldığını sanıyor. Bu konuyu daha açık olarak anlatan âyet şudur:
(Nahl/77)
وَلِلّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا أَمْرُ السَّاعَةِ إِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
''göklerin ve yerin bütün bilinmeyenleri (gaybı) Allah’a aittir. Kıyamet saatinin gelmesi, gözü kapayıp açma kadar, belki daha da yakındır. Allah her şeye bir ölçü koyar...''
Öldükten sonraki dirilme, uyuyanın uyanmasına benzer. İlgili âyet şöyledir:
(Yâsîn/51-52)
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الْأَجْدَاثِ إِلَى رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ . قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا هَذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ
''Sura üflenmiştir. İşte o zaman kabirlerinden Rablerine doğru koşup giderler. “ yazık oldu bize ! bizi yattığımız yerden kim kaldırdı ? derler..''
Bu âyetlere göre ilk ölen insan ile en son ölen insanın, geçen zaman algısı aynıdır.
Ölen de uyuyan gibi, gözünü kapamadan önce kendi durumunun farkında olur. İyi kişi, rahat bir uyku çeker. Kötü kişi, yatağa vicdan rahatsızlığı içinde yatar. Ölümle yüz yüze gelen kişi, hayatının biteceğini anlayacağı için ondaki ruh halinin etkisi daha fazla olur. İyi kişinin, ölüm öncesi halini şu âyetten öğreniyoruz:
(Nahl/32)
الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ الْمَلآئِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
''Melekler, iyi durumdakilerin ruhlarını aldıkları sırada şöyle derler: “Artık güvendesiniz ! yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı olarak cennete gireceksiniz..''
Günahkâr müminlerin ruhları alınırken duydukları sıkıntıları şu âyetlerden öğreniyoruz:
(Münâfikûn/10-11)
وَأَنفِقُوا مِن مَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ الصَّالِحِينَ , وَلَن يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَاء أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ .
''size rızık olarak verdiğimiz şeylerden hayra harcayın ; yoksa ölüm gelip çatar da şöyle dersiniz: “ Rabbim ! ne olur ; beni kısa bir süre daha yaşat da sadaka verip iyilerden olayım.” bir kimsenin ömrü bitince Allah ona asla ek süre vermez. Allah, yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.."
Hayatlarını yanlışlar içinde geçirenlerin, ölüm öncesi hallerini anlatan âyetler şöyledir:
(Nahl/28-29)
الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ الْمَلائِكَةُ ظَالِمِي أَنفُسِهِمْ فَأَلْقَوُاْ السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِن سُوءٍ بَلَى إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ . فَادْخُلُواْ أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ.
''Melekler, kendilerini kötü duruma düşürmüş kişilerin ruhlarını alırken onlar hemen teslimiyet gösterecek ve “Biz kötü bir şey yapmıyorduk ki!” diyeceklerdir. ‘Hayır, ne yaptığınızı Allah iyi biliyor. Siz, ölmemek üzere Cehennem’in kapılarından gireceksiniz ’.
Büyüklük taslayanların yerleşecekleri yer ne kötüdür..!''
Bütün bunların, ruhlarının alınmasından önce olduğunu şu âyetler anlatmaktadır:
حَتَّى إِذَا جَاء أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ . لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ كَلَّا إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا وَمِن وَرَائِهِم بَرْزَخٌ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ . فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءلُونَ
.فَمَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ . وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُوْلَئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ . تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ
''onlardan (yanlış yolda olanlardan) birine ölüm geldi mi şöyle der: “ Rabbim ! Beni geri çeviriniz. Terk ettiğim dünyada belki iyi bir iş yaparım.” Hayır, asla! Bu onun söyleyeceği (boş) bir sözdür. Önlerinde yeniden dirilecekleri güne kadar bir engel vardır..'(Mü’minûn99-100)
Kıyamet öncesi bütün insanların vücutları ölmüş, sadece ruhları kalmış olur. Şu âyet kıyamet sırasında ruhların göğe yükseltileceğini ifade etmektedir:
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
''süresi elli bin yıl olan bir günde (tekrar diriliş öncesi) melekler ve ruhlar O’na yükselir..''(Meâric/4)
Aşağıdaki âyete göre ilk yaratılışın tamamlanması da aynı sürede olmuştur:
كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ وَعْدًا عَلَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ
''yaratılışı nasıl başlattıysak o şekilde tekrarlayacağız. Bu bizim sözümüzdür, onu mutlaka yaparız..''(Enbiyâ/104)
28.01.2025 /Fethiye